Ana Sayfa Söyleşiler Uyumadan bir doz alın bu kitaptan: Yetişin Gençler

Uyumadan bir doz alın bu kitaptan: Yetişin Gençler

Ekleyen okumakiyigelir

Prof. Dr. Selçuk Şirin son kitabı Yetişin Gençler ile raflarda yerini aldı. Yetişin Çocuklar’dan sonra şimdi de gençleri ve gençleri anlamak isteyenleri mercek altına alan Selçuk Şirin ile Ayşe Arman keyifli bir röportaja imza attı…

Prof. Selçuk Şirin Hoca‘yla, bu, bilmem kaçıncı röportajım. Çünkü Hoca, her seferinde yeni şeyler söyleyebiliyor. ‘Yetişin Gençler’den biz karı-koca epey faydalanıyoruz. Umarım ona sorduğum sorular ve aldığım yanıtlar, sizin de işinize yarar. Sağ olun Selçuk Hocam, iyi ki varsınız.. Sizin de çocuklarınızı büyütürken zorlanmanız, çatışmanız, zaman zaman ne yapacağınızı bilmemeniz acayip hoşuma gidiyor, ‘Yaşasın yalnız değilmişiz!’ dedirtiyor.

Tebrikler Hocam! Bir kitap daha. Dev bir hizmet daha! Süpersiniz. Müthiş üretkensiniz, kutluyorum…
-“Yetişin Çocuklar”ı yazdığımda, ilk söyleşiyi seninle yapmıştık. Uğurlu geldin bana Ayşe. Bir kere daha derdime ortak olduğun için teşekkür ederim.

Rica ederim hocam. Alya 15 oldu. “Yetişin Gençler!”i ben okumayacağım da kim okuyacak? Şimdi Ömer’in başucunda duruyor, o başladı okumaya. Geceleri uyumadan bir doz alıyoruz sizin kitaptan, iyi geliyor valla 🙂 Sakinleşiyoruz… Hadi başlıyorum röportaja… Sizin ergenlik tarifinizi alabilir miyiz?
-Damardan girdin meseleye! Ergenlik, genellikle, bir tür “doğal afet” gibi tarif edilir. Şimşekler çakıyor, fırtınalar kopuyor ve bizim yıllardır tanıdığımız çocuk, ergenliğe adım atarak, bizden kopuyor. İşte ben kitabı biraz da bu tarifi değiştirmek için yazdım!

Nasıl yani?
-Elimizdeki bilimsel veriler, artık, ergenliğe geçişin, fırtınalı bir kriz şeklinde mi yoksa sakin bir akış içinde mi olacağına ailelerin ve toplumların karar vereceğini gösteriyor. Yani ergenliği, bir “fırtına” olarak algılarsanız, sorunları da ona göre abartmış olursunuz! Felaket tellallığı yaparak ergenlikten korkmak, gençlere tehlikeli bir “doğal afet” olarak bakmak ne onlar için ne de bizim için hayırlı bir durum!

Mesaj anlaşıldı hocam! Siz kitapta ergenlik döneminde beyin gelişimi hakkında, özellikle son yıllarda yapılan, bilimsel çalışmaları paylaşıyorsunuz…
-Evet. Bu çalışmalar sayesinde pek çok yeni bilgi var artık elimizde. Kitapta detaylarını anlattım. Eğer beynin gelişimini doğru bir şekilde kavrarsak, o zaman çocukların neden ergenlik döneminde risk almak için can attığını öğreniriz. Neden risk almadan öğrenmenin de mümkün olmadığını daha iyi kavramış oluruz.

Kafamıza şu iyice dank etmeli: Ergenlikle birlikte çocuklar, aslında kendi “sınırlarını” test etmeye başlıyor. Hele ergenliğin başında, beyin gelişiminden kaynaklı olarak, kendilerini birer “süper kahraman” olarak görüyorlar. Bu zamanla duruluyor. Çünkü beynin kontrol merkezi, 20’li yaşlarda gelişimini tamamlıyor. Bu çok önemli. Şunu hiç unutmayın: Haz ve risk alma duygusu, kontrol duygusundan önce gelişiyor.

ERGENLERDE HAZ VE RİSK ALMA DUYGUSU, KONTROL DUYGUSUNDAN ÖNCE GELİŞİYOR

  • Gençlerin beyin gelişimi, iki aşamada gerçekleşiyor. Önce heyecan arayan, haz merkezinin olduğu bölümler gelişiyor, sonra kontrol mekanizması. Yani ergenler başta sadece “gaz pedalı” olan bir araca biniyor. Fren, sonradan icat ediliyor!
  • Ama erken dönemde risk almayan sonra kontrol etmeyi de öğrenemiyor! Bırakın çocuklar ergenlik döneminde risk alsın. Başka türlü büyümeleri imkansız…
  • Kitapta, aileler için özel bir bölüm hazırladım. Risk Alan Gençlerle Başa Çıkma Kılavuzu!

Alya 15 oldu… 12’ye kadar, bizim “tatlı kızımız”dı, şimdi kendini bulmaya çalışan, bizimle (çoğunlukla benimle :)) çatışan, çakmak çakmak öfkeli gözlerle bakan, “Benim hayatım… Benim odam… Benim alanım!” diyen birine dönüştü. Onu anlamaya çalışıyorum. Ama bazen içine şeytan girmiş gibi oluyor! Alttan almaya çalışıyorum ama hayatımın hiçbir döneminde bu kadar zorlanmadım! Bazı çocuklar bu kadar şiddetli yaşamıyor… Ölçü ne? Ve neye göre değişiyor bu ergenlik depreminin şiddeti?
-Bravo Alya’ya! Bende de iki ergen var, 13 ve 18. Her gün evde çatışma var! Ama bu çatışmalar olmasa, gelişme de olmaz. Gençken kendisi için mücadele etmeyen sonra hiç etmez! Gençken başkaldırmayan sonra bir baltaya sap olamaz. Ergenlik döneminde ayağı yere basan bir genç, aslında potansiyelini kullanmayan bir gençtir. Ergenlik döneminde bocalamayan bir genç, becerilerini keşfetmeyen bir gençtir. O nedenle ergenliğin ilk dönemi, ki kimi çocuk için 10’lu yaşların başı kimi çocuk için 15’li yaşlar olabiliyor, hem çocuklar hem de ebeveynler için en zor dönem. Pek çok ebeveyn, bu dönemde çocuğundan kopuyor ama sonra yeniden bir yerde buluşuyor. Kopmayanlar da işte bizim yaptığımız gibi sürekli bir diyalog içinde oluyor. O diyalogda, kafa kol kırılmadıktan sonra sıkıntı yok…

Devamı Ayşe Arman‘da…

Benzer İçerikler

Yorum Yaz