İlk romanı Kabuk ile edebiyatımıza hızlı bir giriş yapan Zeynep Kaçar’ın ikinci romanı Yalnız (Doğan Kitap); kimliğinden koparılıp görülmez olan bir kadının tekrar var olma, kendini bulma, görme ve gösterme çabasına tanık ediyor. Cumhuriyet’ten Alin Kayalar, Zeynep Kaçar ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
– Yalnız’ın karakteri Feray’ın hikâyesi Türkiye’nin son 20 yılıyla paralel olarak ilerliyor. Siyasal alandaki muhafazakârlaşmayla birlikte rock şarkıcısı Feray’ın muhafazakâr bir evrene girmesi neredeyse eş zamanlı. Romanı bir Türkiye alegorisi olarak okumamız mümkün mü sizce?
Roman evet, bir Türkiye alegorisi olarak okunabilir.
– Feray’ı başka ve karanlık bir dünyanın ortasına iten bir anlık bir “hayat sürçmesi” sanki?
Nedir sizce bu sürçmeye neden olan şey? Rock şarkıcısı bir kadın, neden bir tarikat şeyhinin karısı olarak uyanır bir gün?
Hayat, seçimlerimizle şekilleniyor diye düşünüyorum. Feray müziği bırakmaya, bir yanlış anlamadan kaynaklanan gönül kırıklığıyla karar veriyor. Bu kararı verdiğinde henüz çok genç. On dokuz yaşında. Bu karar onu başka bir yöne sürüklüyor. O başka yönde, olaylar umulmadık bir biçimde gelişiyor.
Yine de bir sabah birdenbire tarikat şeyhinin karısı olarak uyanmıyor. Çok uzun bir süreç bu. Gözünün önünde ama yavaş yavaş. Değişim genelde böyle olur diye düşünüyorum. Görürüz ama tam olarak algılayamayız, adlandıramayız. Feray’a olan bu.
– Aslında Feray yakın kadın arkadaşıyla kırgınlık yaşayınca böyle bir yanlış adım atıyor bir bakıma. Kadınlar birbirlerinin ellerini bırakırlarsa, hayat sarpa sarar uyarısı var gibi?
Özden ve diğerleriyle yolunu ayırması, aynı zamanda müzikle de yolunu ayırması anlamına geliyor Feray için. Romanda özellikle anlatmak istediğim şey, onu o yapan yeteneğinden vazgeçmesi Feray’ın.
Bu tarz seçimler yapan pek çok kadınla tanıştım. Yetenekleri yerine başka seçimler yaptıkları ya da yapmak zorunda bırakıldıkları için çok üzgün olduklarını gördüm.
Ama tabii dediğiniz yerden bakınca da tercih edebileceğim bir anlam var. Romanda herhangi bir konuda umarım herhangi bir uyarıda bulunmamışımdır.
Devamı Cumhuriyet‘te…