Kurumsal İletişim alanında yönetici olarak çalışırken aynı zamanda gazetede köşe yazarlığı yapmaya başladı. Ardından Kocan Kadar Konuş ve Kocan Kadar Konuş Diriliş isimli çok satan romanları, BKM tarafından aynı adla sinemaya uyarlandı. Şekerfare, Çevrimdışı Aşk ve Süreya Kuaför Salonu romanları da peşi sıra geldi. Evet Şebnem Burcuoğlu’ndan bahsediyoruz! Başarılı yazar, Ayşe Arman ile son romanı Aşk Satar hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdi…
O, Şebnem Burcuoğlu…
Tanıyıp tanıyabileceğiniz en üretken kadınlardan. 6. kitabını yazdı “Aşk Satar.”
Biz onu “Kocan Kadar Konuş”la fark ettik. O zamanlar Milliyet’in kurumsal ilişkiler direktörüydü.
Bilkent ve Boğaziçi mezunu. Bir sürü ilgi alanı olan bir kadın. Yazıyor, çiziyor, bir dönem doğum fotoğrafları çekiyordu, çok salsa yapıyor, hatta Türkiye Salsa Şampiyonluğu bile var. Pek çok reklam filminde rol aldı. “Kocan Kadar Konuş”u yazdıktan ve biz onu ilişki uzmanı ilan ettikten sonra evlendi ve çok kısa bir sürü sonra boşandı. Hayatı takip eden, kendini yenilemeyi bilen, kafası da bir tür sosyolog gibi çalışan biri Şebnem. Sol yanağında da şahane bir gamzesi var. Şimdi yeniden evlendi ve Pamir diye dünya tatlısı bir bebeği oldu. Ama aşk, evlilik ve çocuk, onun hızını kesmiyor, 6. kitabı “Aşk Satar”la huzurlarımızda…
Seni çok seviyorum ama kitabının isminden nefret ettim: “Aşk satar!” Aşk, temiz kalmasını istediğimiz bir duygu. “Aşk Satar” dediğin zaman, ticari duruyor. Neden ismi böyle? Çok satsın diye mi?
-Nefret mi ettin? Şahaneeee! “Kocan Kadar Konuş”un isminden de başta nefret etmişlerdi. Okudukça sevildi. Çünkü “Kocan Kadar Konuşma!” diyordum alt metninde. “Aşk Satar”ı okuyunca da aşkın satmayacağını, eninde sonunda bizi bulacağını görecek okurlar. Ayşe, her konuştuğum insanla muhabbet, dönüp dolaşıyor aşka geliyor ve karşı tarafın ağzından, “Bu zamanda aşk mı kaldı? Eski aşklar bambaşkaydı!” türünden cümleler çıkıyor. Eski aşklar tabii ki başkaydı, anneannemiz selfie çekmiyordu çünkü! Dedemiz, kimseye DM’den yürümüyordu! Ha o zaman da aldatmalar, kalp kırıklıkları yok muydu? Vardı ama dünya bir telefonla avuçlarının içinde değildi. Peki ya şimdi? Tüm dünyayla eş zamanlı yaşamaya başladık her şeyi! Zorlu parkur başladı. Yok sanıyoruz ama aşk şimdi de var ve hatta, daha da inci tanesi! Yeter ki aşık olmaya niyetimiz olsun…
Satıyor mu kitap bari… Nasıl gidiyor satışlar?
-Süper gidiyor! Tahtalara vur…
Sen, bu kitapla bize esas olarak ne anlatmak istiyorsun? Birbirine bağlı 17 çengel öykü ne diyor?
-Sabah gözümüzü açar açmaz Instagram’a bakıyoruz. Kaydır: Kumsalda parende atan sıfır beden hamile… Kaydır: Villasının verandasında, çim suyu içen influencer… Kaydır: Ellerinde hediye paketleriyle davetten davete koşanlar… Mümkün mü bu kadar mutlu olmak Ayşe?
Değil tabii…
-Hah, “Aşk Satar” işte bunu sorguluyor aslında! Bu kitabı bir apartman gibi düşün. Komşuları sayalım: 21 günde bolluk bereket yapıp, 10 adımda mutluluğu bulmaya çalışan, kişisel gelişime kafayı takmış bir kadın… Çocuk doğduktan sonra şirazeleri kaymış bir anne-baba… Aşkta ikinci kadın durumunda kalmış bir kadın… Aradığı aşkı mevcut ortamlarda bulamayınca, arkadaşlık sitelerinden medet uman bir adam… Annesiyle babası boşanmak üzere olan yedi yaşında bir kız çocuğu… Andropoza girip karısını aldatan bir adam… Yani, her birimizin hayatından kesitler var kitapta. Hepsi de birbirine çengelli. Hayat gibi. Biliyorsun: “Dünya küçük”… (Devamı Ayşe Arman‘da)