Tarih boyunca pek çok arkeolojik kazıda ya da unutulmuş kuytularda birbirinden gizemli kitaplar gün yüzüne çıkartıldı. Aralarında kara büyüler hakkında içerikler sunanlardan tutun, tarihi gizemleri aydınlatan sırlar taşıyanlara kadar pek çok sansasyonel türde eser vardı. Ancak hiçbiri Voynich El Yazması gibi fenomen haline gelemedi. Peki nedir bu Voynich El Yazması ve neden bu kadar çok merak ediliyor.
Antik dillerle, artık kullanılmayan alfabelerle kaleme alınmış eserler hem arkeologlar hem de dil uzmanları için tam bir eğlencelik bulmaca niteliği taşır. Çünkü geçmişte insanların kullandığı alfabeler bilindik kod çözme yöntemleriyle günümüze tercüme edilebilmektedirler. Mısır Hiyeroglifleri, ilkel duvar yazıları ve Hitit Alfabesi gibi pek çok yazı dilinin yanı sıra özellikle modern savaşlarda devletlerin istihbarat sızıntısı olmaması için ürettikleri özel kodlamalara kadar bugüne kadar kullanılan tüm yazılı iletişim yöntemi deşifre edilmiştir. Fakat dünyada çok az sayıda yazı günümüzde gizemini korumaktadır. Bunlardan bazıları simyacıların kaleme aldıkları formüller olarak bilinir. Voynich El Yazması işte bu noktada deşifre edilen ve edilemeyen tüm yazıların üstünde bir noktada yer almaktadır. Peki ama neden?
Sebebi aslında çok trajik çünkü Voynich El Yazması’nda kullanılan harfler bilinen hiçbir alfabe ile benzerlik taşımıyor. Tek bir harf bile dünya üzerindeki antik veya modern bir başka alfabe ile eşleştirilemedi. Konuyu daha yakından incelemek için gelin bu ilginç kitabın ortaya nasıl çıkarıldığına bir bakalım. Çünkü zaten ortaya nasıl çıktığı dışında hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
Şimdilerde Litvanya olarak bilinen topraklarda Rus İmparatorluğu’nda doğan Wilfrid M. Voynich aslen Polonyalıydı. 1865 yılında dünyaya gelen Voynich, devrimci bir örgüte mensup olması sebebiyle gençliğini oradan oraya kaçarak ve mahkumiyet altında geçirse de 18 farklı dil öğrenme başarısı edinmişti. Sonrasında Rusya’yı tamamen terk eden Voynich Avrupa’da pek çok ülkeyi dolaştıktan sonra Londra’ya geldi. 1898’de Soho Meydanı’nda antika kitaplar sattığı bir dükkan açtı. Sahaf diyebileceğimiz bu dükkanda antika eşyalar da satıyordu. 1912 yılında Avrupa’da antika avına çıktığı dönemde; İtalya’da Villa Mondragone olarak bilinen bir binada eşi benzerini daha önce görmediği bir el yazması kitap buldu. Peki o kitap oraya nasıl gelmişti?
Voynich El Yazmasının az bilinen gerçek tarihi:
El yazmasının en eski teyid edilmiş sahibi 17. yüzyılın başlarında Prag’da yaşamış Georg Baresch isimli pek tanınmayan bir simyacıydı. Roma Koleji’nde Cizvit alimi olan Athanasius Kircher ise dönemin en şöhretli şifre çözücüsüydü. Kıptîce (Mısırlı) sözlüğü yayınlamış ve Mısır hiyerogliflerini deşifre etmişti. Baresch bunu öğrenince elindeki gizemli yazıdan örnek bir kopyayı Roma’daki Kircher’e gönderip ipuçları istedi.
Kircher’e yazdığı 1639 tarihli mektup, elyazmasından söz eden bugüne kadar bulunmuş en eski tarihli kayıttır. Ancak Baresch’in vefatı üzerine el yazması o sırada Prag’daki Charles Üniversitesi’nin rektörü olan Jan Marek Marci’ye geçti. Marci de şans eseri Kircher’i tanıyordu ve ona şu mektubu yazmıştı;
“Mesih’in Babası Rahip ve Saygıdeğer Efendim:
Bana samimi bir arkadaşım tarafından miras bırakılan bu kitabı sizin için ayırdım çok sevgili Athanasius. Elime geçer geçmez sizin dışınızda kimsenin okuyamayacağına ikna oldum.
Bu kitabın eski sahibi, fikrinizi mektupla sordu, kitabın geri kalanını okuyabileceğinize inandığı bir kısmını kopyalayıp size gönderdi, ancak o sırada kitabın kendisini göndermeyi reddetti. Şifresini çözmek için, size burada gönderdiğim girişimlerinden açıkça görüldüğü gibi, bitmek tükenmez çabaları ve umudunu sadece hayatıyla birlikte geride bıraktı. Şimdi bu simgeyi, sizin için olan sevgimle beraber gecikmiş olarak kabul edin ve eğer mevcutsa, alışılmış başarınızla sır perdesini aralayınız. Dr. Raphael, bohem dilinde bir öğretmen, III. Ferdinand daha sonra Bohemya Kralı, bana söz konusu kitabın İmparator Rudolph’a ait olduğunu ve kendisine kitabı getiren taşıyıcıya 600 dukat sunduğunu anlattı. Yazarın İngiliz Roger Bacon olduğuna inanıyordu. Bu noktada tahminleri askıya alıyorum; bu görüşleri incelemek sizin alanınız, bizzat iyilik ve nezaketlerimi sunuyorum.
Hürmetler ve Saygılarımla
Cronland’dan Joannes Marcus Marci
Prag, 19 Ağustos 1665
Bu mektupta yazanları destekleyen bir kanıt, kitabın ilk sayfasında, Rudolph’un Prag’daki botanik bahçelerinin başı olan Jacobus Horcicky de Tepenecz’in neredeyse görünmez adı veya imzasıdır. Sonrasında II. Vittorio Emanuele’in birliklerinin şehri 1870’de ele geçirip Papalık Devletleri ilhak etmesine kadar, kitap Collegio Romano’nun kütüphanesinde kaldı. Yeni İtalyan hükümeti Kilise’nin birçok malına el koydu ve bunlar arasında Collegio Kütüphanesi de bulunuyordu. Ama bu olmadan hemen önce Üniversite kütüphanesinde bulunan ve el koymadan muaf tutulan birçok kitap alelacele üniversitenin öğretim üyelerinin özel kütüphanelerine aktarıldı. Bu nedenledir ki, Voynich elyazması, o zamanlar Cizvit tarikatının başı ve Üniversite’nin rektörü olan Petrus Beckx’in mührünü hala taşımaktadır. Kitap sonrasında İtalya’da Villa Mondragone olarak bilinen binaya ulaşmış ve Collegio Romano’nun eline kalmıştır. Romano da kitabı, ilgilenebileceğini düşünerek Voynich’e satmıştır.
Voynich’in eline geçtikten sonra el yazmasının gerçek hikayesi:
Voynich, Romano’dan aldığı bu ilginç kitabı dönemin kriptograflarına götürdü ve büyük bir gizemle karşı karşıya olduğunu fark etti. Kitabın içeriği hakkında kimsenin fikri olmadığı için bu el yazmasına kendi adını verdi: “Voynich El Yazması”. Bu şekilde küçük çaplı bir antikacı şöhreti yakalayan Voynich, 1914’te New York’a taşınarak çalışamlarına burada devam etti ve dünyaya hala çözülemeyen bir gizemi miras bırakarak hayata gözlerini kapadı.
Voynich el yazması 2. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında da pek çok uzman tarafından incelendi. El yazmasının son sahibi olarak bilinen Hans P. Kraus, kitabı Yale Üniversitesi’ne bağışladı. Kitap üzerine şu güne kadar yapılan bilimsel çalışmalara gelin bir göz atalım:
Materyal:
- Voynich El yazması 23,5 cm x 16,5 cm x 5 cm ölçülerinde, yüzlerce vellum sayfa 18 kağıt tabakasında toplanmıştır.
- Toplam sayfa sayısı 240 civarındadır, ancak tam sayı, el yazmasının olağandışı katlanmalarının nasıl sayıldığına bağlıdır çünkü bu garip eser, sayfaların katlanıp birbirinin ucuna eklenmesiyle yeni içerikleri ortaya çıkarmaktadır.
- El yazmasının çeşitli parçalarından alınan örneklerin radyokarbon tarihlemesi 2009 yılında Arizona Üniversitesi’nde yapıldı . Sonuçlara göre el yazması 1404 ve 1438 yılları arasında kaleme alınmıştı!
- 2014 yılında yapılan protein testi, parşömenin buzağı derisinden yapıldığını ortaya çıkardı.
- Birçok sayfa, boya ile boyanmış önemli çizimler veya grafikler içerir. Polarize ışık mikroskobu (PLM) kullanılarak yapılan modern analize dayanarak, metin ve figür anahatları için bir tüy kalem ve demir mazı mürekkebinin kullanıldığı belirlenmiştir
İçerik:
- El yazmasındaki her sayfa çoğunlukla tanımlanamayan bir dilde metin içerir, ancak bazılarında Latin alfabesinde yabancı yazılar bulunur. 240 sayfalık el yazmasındaki metnin büyük kısmı, soldan sağa doğru bilinmeyen bir el yazısıyla yazılmıştır. Harflerin çoğu bir veya iki basit kalem darbesinden oluşur. Belirli harflerin farklı olup olmadığı konusunda anlaşmazlıklar vardır, ancak 20-25 Harflik bir el yazısı neredeyse tüm metni açıklar; istisnalar, yalnızca bir veya iki kez oluşan birkaç düzine karakterdir. Belirgin bir noktalama işareti yoktur.
- Metnin çoğu, sayfanın gövdesindeki tek bir sütunda, hafifçe düzensiz sağ kenar boşluğu ve paragraf bölümleriyle, bazense sol kenar boşluğunda yıldızlar ile yazılmıştır.[12] Diğer metinler ise grafiklerde veya illüstrasyonlarla ilişkili etiketler olarak bulunur. Belgenin herhangi bir yerinde hata veya düzeltme belirtisi yoktur. El yazısı darbeleri akıcı birşekilde yazılmıştır ve sembollerin şifrelenmediği izlenimini verir; harfler kodlanarak değil, duraksanmadan akıcı şekilde yazılmıştır.
- Metin 170.000’den fazla karakterden oluşur. Metin farklı uzunluklarda yaklaşık 35.000 “kelime” veya “kelime jetonları” içerir; Bu kelimelerin 8.114’ü benzersiz “kelime türleri” olarak kabul edilir. Bu kelimelerin yapısı bir tür fonolojik veya ortografik yasaları takip ediyor gibi görünmektedir; örneğin, bazı harflerin her kelimede görünmesi gerekir, bazı harfler asla başkalarını takip etmez veya bazıları ikileme ya da üçleme şeklinde olabilir, ancak diğerleri olmayabilir. Harflerin kelimeler içindeki dağılımı da oldukça tuhaftır: Bazı harfler sadece bir kelimenin başında, bazıları sadece sonunda ve bazıları da her zaman orta bölümde bulunur.
Gariplikler:
- Kitap üzerinde yapılan incelemeler metinlerin, çok daha eski bir yazıtın üstüne rötuşlanarak oluşturulduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu söz konusu gizemli alfabeyi daha da çözülmesi zor duruma sokmuştur.
- Kitap sadece yazı içeriği değil pek çok görsel tasarım materyali de sunmaktadır. Zaten kitabın içeriği hakkındaki tüm varsayımlar bu görsellere bakılarak yapılmıştır. Görsellere bakılarak yapılan varsayımlara göre içerik şu şekilde maddelendirilebilir:
Bitkisel formüller
Astronomik çözümlemeler
Sapkınlık
Kozmoloji ve Haritalar
Bilinmeyen teknoloji
- Kitapta resmedilen bitki ve hayvan türleri bilinen canlı türleri ile eşleştirilememiştir.
- Kitapta tasvir edilen tedavi yöntemi ya da deney olarak adlandırılabilecek uygulamalar, bilinen hiçbir metotla eşleştirilememiştir.
Ligatur İddiası:
Bazı araştırmacılara göre “Ligatur” kullanımı kitabın deşifre edilememesinde rol oynamaktadır. Ligatur & karakteri gibi alfabede yer almayan ancak anlamı bilinen kısaltmalar olarak bilinir. % işareti yine buna bir örnektir. Ancak işin ilginci kitabın yazıldığı dönemde hiçbir bilinen alfabede eşi benzeri olmayan semboller kullanılmıştır. Bu da ligatur iddiasını çürütmektedir.
Bazı araştırmacılar alfabeyi çözdüklerini de iddia etmektedir. Aşağıda göreceğiniz eşleştirme her ne kadar tutarlı gibi gözükse de kitabı deşifre edememiştir. Voynich El Yazması üzerindeki harfler ile latin alfabesi üzerinde eşleştirme yapmak imkansız gözükmektedir.
Bununla birlikte şimdiye kadar pek çok araştırmacı kitaptaki bazı kelimeleri deşifre ettiğini iddia etse de bu iddiaların hiçbiri kesin olarak doğrulanamamıştır.
Olasılıklar:
Kitabın dünya dışı ya da paralel evren kaynaklı olabileceğini düşünebilirsiniz. Bu size kalmış ancak şu ana kadar ortaya atılan en gerçekçi olasılık, kitabı kaleme alan kişinin kendi alfabesini kendisi yaratmış olması. Aynı Tolkien’in yarattığı Elf alfabesi gibi pekala bu gizemli kitabın yazarı da kendi harflerini tasarlamış olabilir. Ancak arada tek bir fark var; Tolkien Elf dilini herkesin anlayabilmesi için rehberler sunmuş ve bu dili öğrenilebilir bir hale getirmişti. Voynich El Yazması’nı yazan kişi bu zahmete girmemiş olabilir.
O zaman geriye tek bir soru kalıyor: İmparator Rudolph kimsenin bilmediği bir dilde yazılan bu kitabı kendisine getiren gizemli kişiye neden 2 kilo altın değerinde 600 Dukat ödedi? Kitap onun için neden bu kadar önemliydi ve daha önemlisi bu kitabı okuyabiliyor muydu?