Kitap ayraçları edebiyat tutkunlarının vazgeçilmezleridir. Kaldığı sayfayı kitabın köşesini kıvırarak kendisine hatırlatanlara inat, her yıl dünya çapında milyonlarca kitap ayracı üretiliyor. Peki nereden çıktı bu kitap ayraçları? İşte kitap dünyasının vazgeçilmezleri olan kitap ayraçlarının kısa tarihi…
Sizlere daha önce, okuma keyfinizi arttıracak 5 havalı kitap ayracı modelini sunmuştuk. Birbirinden farklı, çeşitli ve renkli kitap ayraçlarını bulmak günümüzde çok kolay. Peki ilk kitap ayraçları nasıl görünüyordu? İlk olarak nerede ve neden kullanıldılar hiç merak ettiniz mi? Haydi biraz tarih koridorlarında adımlayalım…
The Archeology of Medieval Bookbinding adlı 99 yılına ait Szirmai, J.A.’nin çalışmasına göre; arkeolojik kazılarda ilk kitap ayraçlarının tarihleri M.S. 1. Yüzyıla kadar uzanmakta. Pek çok yazılı eser yekpare parşömenler üzerinde okunduğu için söz konusu çağdaki kitap anlayışı biraz farklıydı ve sayfa ayracı yerine, okuyucuya kaldığı yeri hatırlatıcı “ataç” diyebileceğimiz aparatlar kullanılıyordu. “Sayfalandırma” söz konusu olmadığı için “Sayfa ayracı” gibi bir tanım da terminolojide yer almıyordu.
Bu yüzden bildiğimiz anlamda sayfa ayraçları M.S. 6. yüzyıl ve sonrasında ortaya çıkmaya başladı. Çünkü sayfalandırılmış kitaplar bu dönemde yaygınlaştı. Peki ilk kitap ayraçlarını kimler kullandı? Dünya genelinde ilk yüzyıllarda okuma yazma halk arasında çok yaygın değildi. Bu sebeple soylu sınıfını hariç tutarsak okuma yazma bilen siviller genelde din adamlarıydı. Günümüze kalıntıları ulaşabilen ilk kitap ayraçları Mısır’daki Apa Jeremiah Manastırı’nın kalıntıları arasında bulundu. Peki bu erken dönem rahipleri neden kitap ayracı kullanmak zorunda hissetmişlerdi?
Kutsal metinleri tek seferde okuyup bitirmek kolay değildi ve din adamları mola verdiklerinde kaldıkları yeri hatırlamakta zorlanabiliyorlardı. Kutsal metinlerin yazılı olduğu bir sayfaya zarar vermek kabul edilebilecek bir davranış değildi. Bu sebeple kitap ayracı fikri ortaya çıktı ve kitap ayraçları ilk olarak kutsal metinlerin arasında kendilerine yer buldu. Hatta bu ihtiyaç öyle bir önem arz etmeye başladı ki, kendinden ayraçlı (kitabın sırt kısmına bağlı bir ip ya da parşömen) kitaplar ortaya çıktı. Bugün günümüzde bile pek çok kutsal kitap, dini kaygılar sebebiyle kendinden ayraçlı olarak üretilmektedir.
Okuma yazmanın toplumun geneline yayılması 16. yüzyılda ivme kazandı ve kitaplar daha yaygın olarak insanlara ulaşmaya başladı. Fakat bir sorun vardı. Kitaplar baskı teknolojisi yetersiz olduğu için zor üretiliyorlardı. Her kitap da kendinden ayraçlı olmuyordu. Bu da üretilen her kitabın paha biçilmez olmasına yol açıyordu. Son derece değerli olan kitapların sayfalarını kıvırmak yerine onların arasına ayraçlar koyma fikri daha cazip geldi ve kitaplar bu şekilde yıpranmaktan korundular.
Sonrası mı? Sonrasında kitaplar çoğaldı ve daha kolay erişilebilir oldu. Bu da kitapların ucuzlamasına yol açtı. Ucuzlayan kitaplar her eve girmeye başladı. Ucuz bir materyali deforme etmek daha kabul edilebilir bir şey olduğu için insanlar kitapların kenarlarını kıvırmaya başladılar. Yani aslında kitabın kenarını kıvırmak, kitap ayracından çok daha sonra “keşfedilen” bir yöntem oldu. Toplumlarda önce ilkel çözümler bulunup sonradan modernize edilir. Kitap kenarını kıvırmak ise bunun tam tersinin yaşandığı ender eylemlerden biri. Peki siz hala kitabınızın kenarını kıvırıyor musunuz?