Ana Sayfa Haberler Bir Yeryüzü Hikayecisi: Bülent Şık

Bir Yeryüzü Hikayecisi: Bülent Şık

Ekleyen okumakiyigelir

Bülent Şık son kitabı “Bizi Yeryüzüne Bağlayan Hikayeler” ile çok konuşuldu. Özellikle sosyal medyada büyük ilgi gören kitapla ilgili Evrensel‘den Haluk Kalafat çok özel bir yazı kaleme aldı. İşte bir yeryüzü hikayecisi: Bülent Şık…

Annemin mutfağı en huzurlu olduğum yerlerin başında geliyor. Ayağına dolaşmadan ufak tefek işleri yapmama izin verildiği yaşa geldiğimden beri o mutfakta olmaktan mutluluk duydum. Bülent Şık’ın “Annemin çılbır yemeğine refakat eden düşünceler” başlığını attığı yazısını ilk okuduğumda, o mutfağa tekrar girmiş gibi hissetmiştim. Dinozorlardan, amniyotik keseden, Chicxulub kraterine 66 milyon yıl önce düşen gök taşından, yanma işleminde PAH adı kanserojen kimyasal maddelerin açığa çıktığından bahsediyordu. Bir yandan annesiyle sohbeti ilerliyor diğer yandan yemek yapma ritüeline eşlik eden düşüncelerini aktarıyordu. Bülent Şık bu kafa karıştırıcı, bilimsel zorlu makalelerde rastlanacak türden bilgileri, bir mutfak sıcaklığına işleyivermişti. Makalelerini her zaman “Aa bu böyle miymiş”, “Ha demek bu yüzden” diyerek ve ufkum açılarak okurdum. Bir başkası yazsa sıkıcı, anlaşılması zor olacak konuları anlayabileceğim berraklıkta, basitlikte anlatıyordu. Artık edebi tat da vardı yazısında. Başka bir yere doğru ilerleyen yazım macerasının belki de ilk adımıydı o makale.

REFAKAT İLİŞKİSİ BOZULDU

Şimdi elimdeki son kitabının son makalesi olarak okudum. Bir kez daha Bülent’in annesinin şu cümlesinde durdum, düşündüm:

“İnsanın hayvanla kurduğu refakat ilişkisi bozuldu.” Çok şey anlatan bir cümle; üstüne kitap yazılacak türden.

Bülent Şık’ın 304 sayfalık yeni çalışması, bu temel fikri adım adım işliyor ve sonuçta kitabın çok doğru seçilmiş başlığına getiriyor bizi “Yeryüzüne Refakat Etmek”. Yani onu biçimlendirmeye, ona hakim olmaya, ona dikte etmeye değil, onunla bir olmaya, aynı olmaya bir davet. Bu daveti yaparken kurduğu dil oldukça anlaşılır, edebi tadı var ve iyi bir kurguya sahip. Dilinin bu özellikleri mesela “Gökyüzündeki Nehirler” bölümünde çok net anlaşılıyor. Bülent Şık, 31 Ekim 2016’da gözaltına alınıp tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Köşe Yazarı Hakan Kara’ya 7 Mayıs 2019’da yazdığı mektubu, su kıtlığı meselesini anlattığı bölüme teyellemiş. Hakan Kara’ya yazdığı mektubunda Amazon Ormanlarından yükselen sisin bir gökyüzü nehri gibi tatlı suyu nasıl taşıdığını anlatıyordu. Bülent Şık bu mektubu su anlatına ustalıkla işlemiş.

Bülent Şık & Ünsal Ünlü söyleşisine mutlaka göz atın!

İYİMSER HİKAYELERE İHTİYAÇ VAR

Yeryüzünün kaynaklarını umarsızca tükettiğimiz bir gerçek. Bülent Şık’ın kitabın başlarında dediği gibi “Düşündükçe insanın içi sıkılıyor”. Bülent Şık’ın verdiği bilgiler gerçekten can sıkıcı, ama bu bilgileri verdikten hemen sonra “İçimizdeki umudu, dayanışmayı canlandıracak, iradi iyimserliğimizi korumamızı sağlayacak hikayelere ihtiyacımız var,” diyor. İşin aslı olumlu ya da olumsuz tüm bu hikayeler “Bizi yeryüzüne bağlıyor”. Kitaptaki her hikaye ve onu okuyan göz küçük bir umut oluyor. Bizlere de bu umutların artmasını sağlamak kalıyor. 

Benzer İçerikler

Yorum Yaz