Ana Sayfa Kitap Yorumları Komşunun Tavuğu 9: Senin Gibi, Asker Doğmayanlar, Taksiii, Otoriteyi Sevmek

Komşunun Tavuğu 9: Senin Gibi, Asker Doğmayanlar, Taksiii, Otoriteyi Sevmek

Ekleyen okumakiyigelir

Doğan Kitap Yayın Direktörü Cem Erciyes, başka yayınevlerinin yayımladığı kitaplar arasında okuyup sevdiklerini tanıtıyor. Bu yazıda mercek altına aldığı eserler: Senin Gibi, Asker Doğmayanlar, Taksiii, Otoriteyi Sevmek

Senin Gibi

  • Nick Hornby
  • Çeviren: Deniz Keskin
  • Sel Yayınları
  • 319

Nick Hornby için günümüz İngiliz edebiyatının sokak çocuğu diyebiliriz sanki. Romanlarına seçtiği konular, kahramanları, romanların geçtiği Londra sokakları ve mekanlarla alt sınıflara, İngiltere’nin gündelik hayatına yakın sularda gezinir. Ama mesela sinemacı Ken Loach gibi solcu bir muhalif olduğunu da söyleyemeyiz. Popüler kültüre meraklı, gözünü İngiliz toplumunun değişimlerine çelişki ve çatışmalarına dikmiş, cesaretli ve çoğunlukla biraz da matrak romanlar yazar Hornby.

Yeni romanı ‘Senin Gibi’, 2016 – 2019 yılları arasında geçen bir aşk hikayesini anlatıyor. Kasapta çalışan siyah genç Joseph ile dükkanın müşterisi 40’larındaki İngilizce öğretmeni Lucy arasında bir ilişki başlar. 22 yaşındaki Joseph müzikle ilgilenen, eğitimsiz tipik bir genç adam, Lucy ise kocasından ayrılmış, iki çocuklu tipik bir orta sınıf beyaz kadındır. Bu zorlu ilişki inişler ve çıkışlarıyla devam ederken bir yandan da İngiliz toplumunun, AB’den ayrılmak için gittiği referandumun, yani Brexit’in getirdiği tartışmaları izleriz…

Hornby, her zamanki doğallığıyla bizi karakterlerine de hikayesine de hemen inandırıyor. Bu kez tam da günümüzün en büyük meselesi olan kutuplaşmaya dair bir hikaye anlatıyor. Lucy ve Jason ırk, kültür, sınıf, yaş yani bir çiftin arasında sorun olabilecek bütün geleneksel meselelere sahip olmalarına rağmen birlikte olmanın yollarını arıyorlar. Birbirlerini geliştirip daha da zenginleştirerek yapıyorlar bunu. Sonunu düşünmedikleri bir sevgiye bırakıyorlar kendilerini. Tam bu sırada İngiltere ise Brexit tartışmasında ikiye ayrılıyor…

Tabii ki her Hornby kitabı gibi bunun da içinden yeterince müzik ve futbol geçiyor. Ama daha çok orta yaşlı bir aşk hikayesi diyebiliriz.

Asker Doğmayanlar

  • John Boyne
  • Çeviren Özlem Yüksel
  • Delidolu Yayınları
  • 298 sayfa

İrlandalı yazar John Boyne, iki dünya savaşından pek çok insani hikaye bulup çıkartıp yazmış iyi bir yazar. Filme de çekilen Çizgili Pijamalı Çocuk kitabı ile tanınıyor. Tabii bu o kadar sıkıcı bir hal almış ki tüm kitaplarının tanıtım yazılarında en az iki üç kere ‘Çizgili Pijamalı Çocuk kitabının yazarı’ lafı geçiyor, bütün kitaplarının kapağında bu yer alıyor. Ama yayıncısına da kızmamak lazım, nitekim adında ‘çocuk’ geçen kitapları, geçmeyen romanlarından çok daha fazla ilgi görmüş durumda. Yani herkes Boyne’dan Çizgili Pijamalı Çocuk’un benzerlerini yazmasını bekliyor gibi…

Bense güzel bir roman okumak istiyorum ve Asker Doğmayanlar tam da böyle bir kitap. Birinci Dünya Savaşı’na giden, orada kahramanlıktan çok acımasızlık ve vahşetle karşılaşan Tristan Sadler’ın hikayesini anlatıyor Asker Doğmayanlar. Her iyi roman gibi bu da çok güzel bir hikaye anlatırken insanlık durumuna dair çok temel meseleleri de sorgulamamıza olanak tanıyor. Tristan’ın Will ile ardasındaki sırrın ne olduğunu romanın sonuna kadar merak etmeye devam ediyoruz. Savaşın dehşetini okuyoruz. Ama aslında bu daha çok dostluk üstüne bir roman. Dostluk ve onun bir parçası olan diğer çok önemli kavramlar: dayanışma, sadakat, ihanet, intikam ve utanç… Kesinlikle kaçırılmayacak bir roman…

Taksiii

  • Ayşe Kulin
  • Everest Yayınları
  • 120 sayfa

Son yıllarda toplumsal sorunlar, siyasi gerilimler karşısında sabrının sınırlarında gezindiğini gizlemeyen Ayşe Kulin, taksi rezaletine karşı sesini yükseltti ve bu konuda küçük bir kitap yayımladı.

Malum, İstanbul’da artık ilaç için taksi bulmak şansa kalmış vaziyette; bulduğunuzda da o taksicinin size iyi davranıp davranmayacağı, verdiği hizmeti tamamlayıp tamamlamayacağı belirsiz… Bunun temel sebebi taksi sayısının çok az olması. Belediye taksi sayısını artıramıyor çünkü AKP iktidarı bunu engelliyor. İşte bu noktada Ayşe Kulin’in yazdığı Taksiii adlı kitap ve içindeki on üç taksici hikayesi geliyor… Para üstü sahtekarlığından, yolda indirmeye, yolu uzatmaktan, turist peşinde yerli müşteri almamaya hemen hepimizin başına gelmiş, taksi kullananların ne yazık ki aşina olduğu felaketlerden bir seçki sunuyor Ayşe Kulin. Açık yüreklilikle ve samimi bir dille, yaşını başını almış ama hayattan kopmayan, sosyal yaşantısını, üretimini sürdüren bir kadının bu taksi rezaleti karşısında ne kadar mağdur olabileceğini gayet iyi anlatıyor. Tabii Ayşe Hanım’ın taksi meselesi Bebek Yokuşu’nda park yeri bulamayacağı için taksiye binmek, Havaş’tan eve kadar taksi bulamamak, otoban kenarlarında taksi ararken şampanya şişesini kaybetmek gibi dertler içeriyor… Ama biliyoruz ki taksi sadece varlıklı Türklerin değil, İstanbul’da yaşayan herkesin meselesi. Umarım başkaları da oturur yazar.

Otoriteyi Sevmek

  • Erhan Şermet
  • Sayo Kitabevi
  • 239 sayfa

Trump, Putin, Erdoğan, Orban, Bolsonaro ve benzeri pek çok otokratın iktidara geldiği, gittiği; bir başka yerde bir başka isimle tekrar ortaya çıktığı garip bir zamanda yaşıyoruz. Ne kendi düşüncelerini herkesten üstün gören, milyonlar için en iyisini kendisinin bildiğine inanan ve iktidarını sürdürmek için her şeyi yapmaya hazır iktidar sahiplerini ne de onları oylarıyla iktidara getiren alkışlarıyla besleyip büyüten otokrasi meraklılarını anlamak zorunda değiliz. Onlara karşı olmak yeter. Ama nasıl olup da böyle bireyler ve böyle kitlesel davranışlar olduğunu ve nedenlerini merak ediyorsanız o zaman sosyal psikolojiye başvurup deneyler ve teorilerin kendine özgü dünyasında gezinmeye başlayabilirsiniz. Neyse ki bunu da birisi bizim için yapmış Erhan Şermet, Otoriteyi Sevmek adlı kitabında bize otoriteyi ve itaati anlatıyor. Bir kişisel gelişim kitabının rahat ve akıcı anlatımı içinde, Erhan Şermet ile birlikte psikoloji tarihine geçmiş deneylere ve bu konuda yapılmış araştırmalara doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Bir kişilik biçimi olana otoriteryen bireyin, ‘lider’e dönüştüğünde nasıl sert ve çatışmacı bir ortam yarattığını da, güvensiz yetiştirilmiş bireylerden oluşan kitlelerin otoriteye nasıl meylettiğini de Erhan Şermet’in kitabından öğrenebilirsiniz. Olan biteni değiştirmek için değil belki ama olan biteni anlamak, insan doğasının belki de en tehlikeli zaaflarından biri hakkında bilgi edinmek için iyi bir kitap.

Benzer İçerikler

Yorum Yaz