Çevrildiği 52 dilde 125 milyondan fazla satan efsane erotik romantizm serisi Grinin Elli Tonu’nun devam serisinin son kitabı Özgür de artık Türkçe’de. Kitabın yazarı E.L. James, Grinin Elli Tonu serisini ve son kitabı Özgür’ü O2’den Nazlı Berivan Ak’a anlattı.
Dünya çapında milyonlarca okuru büyüleyen Grinin Elli Tonu fenomeni hayatımıza 2012 yılında girdi. Edebiyat öğrencisi Anastasia Steele, cazibeli iş adamı Christian Grey’le röportaj yapmaya gitti, devamında arzunun ve aşkın başrolde olduğu müthiş bir macera başlattı.
Aşkın, arzunun, gizemin ve cinselliğin sınırlarında ustalıkla dolaşan E.L. James, Harlequin romanlarıyla altın çağını yaşadığımız erotik romantizm türünü yeniden ana akıma taşıdı. Romanlar ardı ardına yayımlandı; Grinin Elli Tonu, Özgürlüğün Elli Tonu, Karanlığın Elli Tonu…
E.L. James’in roman evreninden uyarlanan filmler soluksuz izlendi, ardından hikayenin Christian’ın dilinden anlatıldığı yeni bir seri geldi ve bugün bu serinin yeni kitabı da Türkçede: Özgür… Hikayeyi Christian’dan dinlemeyi sürdürüyoruz ve yazar bizi bu kez Christian Grey’in Anastasia Steele ile evleneceği müthiş düğüne davet ediyor.
Bu fenomen nasıl doğdu?
Stephenie Meyer’in Alacakaranlık serisini okudum, sonra serinin ilk filmini izledim ve hikâyeye tam anlamıyla aşık oldum! Hemen devamında fan fiction türünü keşfettim, hayran kurgusu diyebiliriz buna, Alacakaranlık serisinin hayranları esas temayı temel alarak kendi hikâyelerini yazıyordu. Hepsini okudum ve kendi hikâyemi, yani Grinin Elli Tonu’nu yazmaya karar verdim. 80’li yıllarda Pat Califia adlı yazarın Macho Sluts isimli kitabını okumuştum, erotik hikâyelerden oluşuyordu kitap, BDSM ögeleri yoğundu. Deneyimsiz bir karakterin böyle bir hayat tarzı olan biriyle tanıştığında, ona aşık olduğunda neler yaşayabileceğini hayal ettim.
Anastasia Steele ve Christian Grey… Tüm dünyanın bildiği bu iki karakteri nasıl şekillendirdiniz?
Christian tanıdığım üç erkeğin karışımı, benden daha fazla ipucu vermemi istemeyin! Ana ise tamamen hayal gücümün ürünü. Her iki karakterde de benden çok şey var ama gerçeği söylemek gerekirse, ben asla onlar kadar cesur olamazdım ve yolculuklarına bayılıyorum!
Serinin büyük başarısının sırrı ne sizce?
Bence hepimiz bir erkeğin sevdiği kadın için değişmesi temasını çekici ve etkileyici buluyoruz. Orijinal üçlemem (Grinin Elli Tonu) Ana’nın dilindendi ve olayları şimdiki zamanda anlatıyordum, bu da okuru hikâyenin içine hemen çekti. Şimdiyse hikâye Christian’ın dilinden, bu da okurun hikâyenin daha derinlikli yönlerini keşfetmesine imkân veriyor. Bu arada itiraf etmeliyim ki kitabın bunca dilde yayımlanmış olması hâlâ inanılmaz geliyor bana!
Özgür’ün pandeminin ortasında oluşturulmuş bir proje olduğunu ve Grinin Elli Tonu evreninde altı haftalık bir boşluğu doldurduğunu söylüyorsunuz…
Grey ve Karanlık, Christian’ın bakış açısıyla kaleme aldığım romanlardı. Okurlarım Christian’ın hikâyesinin devam etmesini istiyordu, pandemi döneminde cesaret ve güç bulup isteklerini yerine getirebildim. Salgın kaynaklı tüm yasaklamalara ve sınırlamalara inat romanımla dünyayı gezmek harika bir duyguydu, hayal gücümü kullanarak Güney Fransa’ya, Seattle’a yolculuk ettim. Kitabımın ismi gibi, çok özgür ve mutlu hissettim yazarken ve umarım bu duygular Özgür ile birlikte okurlara da geçer.
Romanlarınız, çok da seslendirilmeyen cinsel fetişlerin konuşulmasına yardımcı oldu…
Böylesi bir başarıyı beklemiyordum, açık söyleyeyim. Hâlâ ara ara kendimi çimdikliyorum, bunların hepsi bir rüya gibi! Ana akımda yer bulmamın ve başarımın sırrının hikâyenin cazibesiyle ilgili olduğunu düşünüyorum, bir de yazdığım çiftle kendini özdeşleştiren çok insan olmasıyla… Christian ve Ana farklı geçmişlerden, geleneklerden, hayatlardan geliyor. Aşk evrenseldir, herkes sevmek ve sevilmek ister… Romanlarım bunun için sevildi sanırım, başrolde aşk olduğu için.
Özgür’ün satır aralarında takıntılı eski sevgililer, hırslı rakipler, sorunlu aileler var…
Kurguda her şey mümkündür ve inanıyorum ki aşk her zaman kazanır, her şeye ve herkese rağmen, Özgür’ün de ana teması bu!
Yoğun erotik romantizm yeni altın çağını sizinle birlikte yaşıyor. Bu konuda ne hissediyorsunuz?
Gururlandığım bir şey varsa o da uzun yıllardır eline kitap almamış birçok okurun benim kitaplarımla beraber yeniden roman okumaya başlaması. Yoğun erotik romantizmin odağında olduğu edebiyat hep vardı, küçümseniyordu ama vardı ve şimdi birçok yazar yazdıklarını ortaya çıkarma konusunda daha cesur, yayınevleri de yayımlama konusunda daha istekli. Bunun bir zafer olduğunu düşünüyorum.
Bugünlerde ne üzerinde çalışıyorsunuz?
Beyefendi (Mister)’nin devamını yazıyorum. Maxim Trevelyan’ın hikâyesi sürüyor!
Peki beyaz perde uyarlamalarını nasıl buldunuz?
İlk filmin büyük hayranı olmadığımı açıklıkla söyleyebilirim, ama ikinci ve üçüncü filmleri sevdim.
Türkiye’deki okurlarınızla buluşmayı planlıyor musunuz?
Henüz Türkiye’ye gelemedim ama listemdeki ülkelerin başında. Bir gün Türkiye’ye gelmek ve okurlarımla buluşmak istiyorum. Paylaşacak çok şeyimiz olduğuna eminim. Yazarlığımın her adımı, yaşadığım her okur buluşması inanılmaz, unutulmaz ve biliyorum ki her şeyi okurlarıma borçluyum. Onlarla tanışmayı, bir araya gelmeyi çok seviyorum, bana karşı hep cömert oldular, sözleriyle beni bugünkü ben haline getirdiler. Okurlarıma müteşekkirim.
Kitaplarınızın kültürel etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Çiftlerin daha açık olmalarına ve ilişkilerinde ne istediklerini daha net ifade etmelerine vesile oldu mu Grinin Elli Tonu?
Kesinlikle! Kadınlardan harika e-postalar alıyorum, bana “Evliliğime renk kattığın için teşekkür ederim”, “Sayende ilişkimiz kurtuldu, harika gidiyoruz,” gibi mesajlar yollayan kadınlar var. Daha da ileri gideyim, onları mutsuz eden, onlara şiddet uygulayan partnerlerinden ayrılma konusunda cesaret verdiğim için de bana teşekkür eden çok kadın oldu. Herhangi bir değişimi tetikleyecek kadar güçlü kadın fikrini seviyorum. Bunu yazmaya devam edecek miyim? Sanırım tutkulu aşk hikâyeleri yazmaya devam edeceğim, evet ve insanların onları okumaya devam edeceğini umuyorum.
Devamı Gazete Oksijen‘de…