Türkiye’yi kadın hakları özgürlük ve eşitlik konularında “ilk”lerle tanıştıran Duygu Asena’nın anısına, 2007 yılından itibaren verilen Duygu Asena Roman Ödülü seçici kurulu bu yıl, salgın koşulları nedeniyle online toplandı. Ödül ‘Son Bakış’ adlı romanıyla Irmak Zileli’ye verildi.
Doğan Kitap’ın Duygu Asena’nın anısını ve fikirlerini yaşatmak için her yıl düzenlediği Duygu Asena “Kadının Hâlâ Adı Yok” Roman Ödülü online olarak sonuçlandı.
Doğan Hızlan başkanlığında toplanan Asuman Kafaoğlu Büke, Filiz Aygündüz, İhsan Yılmaz, Sibel Oral ve geçen yılın kazananı yazar Gaye Boralıoğlu’ndan oluşan seçici kurul, 13 Mayıs 2020 Çarşamba günü yaptığı online toplantıda Irmak Zileli’yi, Son Bakış adlı eseriyle ödüle değer gördü.
Jüri, ödül gerekçesinde; “Kültürel farklılıkları ve sınıf çatışmalarını iki kadın karakterin farklı kimlik ve kişilikleri üzerinden akıcı bir dille aktarabilen” Irmak Zileli’nin Son Bakış adlı romanını edebi yetkinliği ve anlatı biçimi bakımından” oy çokluğuyla ödüle değer gördüğünü açıkladı.
Ödülün bu yılki sahibi Irmak Zileli ise duygularını şu şekilde dile getirdi;
“Türkiye kadın hareketi Duygu Asena’ya çok şey borçlu. Kadınların uğradığı haksızlıkların duyulmasını sağlayan, kadınlara cesaret veren Duygu Asena’yı şükran ve saygıyla anıyorum.
Duygu Asena “Kadının adı yok” diyerek, kadınların yok sayılmışlığına vurgu yapmıştı. Fakat bu katı gerçeği kitap kapağına taşıyarak da kadınların varlığını hatırlatmış, bu yok sayılmaya itirazını yüksek sesle dile getirmişti.
Bugün adı olmayanların, yok sayılanların sadece kadınlar olmadığını biliyoruz. Kadınların yolu bütün ötekileştirilenlerin mücadelesiyle kesişmiş durumda. Eşcinselin, trans bireyin de adı yok. Yoksulun, evsizin de adı yok. Ve göçmenin de adı yok. Doğup büyüdüğü topraklardan ve ailesinden savaş, yoksulluk, açlık yüzünden kopup gelen insanların da adı yok.
Son Bakış’ta Tina’nın hikayesini anlattım. Gürcü, bakıcı, göçmen deyip geçtiğimiz ama isimlerini bir türlü ezber edemediğimiz insanların hikayesini anlatarak bir yerde isimsiz bırakılmanın ne demek olduğunu anlamaya çalıştım. Bir eşyaymışçasına yanından geçip gittiğimiz, sadece hayatlarımızdaki işleviyle tanımladığımız bu insanların bir hikayeleri olduğunu hatırlatmak istedim.
Duygu Asena’nın “Kadının adı yok” diyerek açtığı kapıdan girdim. Çatıdan düşen ve ölmek üzere olan Tina’nın zihninden hikayesini okurken çağlar boyu iktidarlar tarafından ruhumuza kazınan korkunun nasıl öldürücü olabileceğini fark edelim istedim.
Son Bakış’ın Duygu Asena Roman Ödülü’nü almış olması bu yüzden benim için çok anlamlı. Dilerim ki Son Bakış, adsız bırakılanların, yok sayılanların sesine ses olan edebiyat okyanusunun damlalarından biri olmaya hak kazanmıştır. “