Korona günlerinde #evdekalkitapoku sloganları her yerde. Evde kalıp toplum sağlığını, sosyal mesafeyi korumaya çalışan herkese, değerli zamanlarında kitap okumalarını tavsiye ediyoruz. Belki de tarihin hiçbir döneminde sakince kitap okumaya bu kadar elverişli bir ortam bulamamıştı insanlar. Oysa özellikle kadınlar için kitap okumanın zararlı görüldüğü, kadınların ne okumaları gerektiğine dair cilt cilt kitapların yazıldığı yüzyıllardan geçtik…
Evet yüzyıl önce instagram var olsaydı, Jane Austen’ın gözüpek kahramanlarını saymazsak (bkz. Aşk ve Gurur’un Elizabeth’i) hiçbir kadın o narin nakış işlemesi dururken, okuduğu kitabın resmini paylaşmaya cesaret edemezdi. Neden mi?
Kadınların eğitim alma hakları yoktu, zaten basit ve zevksiz roman türü dışında herhangi bir kitabı okumaları mümkün değildi; tarihi, felsefeyi, hele hele matematiği anlayabileceğini iddia eden bir kadın bugünün ölçülerinde gerçek bir uzaylı muamelesi görebilirdi.
Erkekler roman yazar ve bu romanlarda kadınların ne okumaları gerektiğini tartışırlardı. Gelin Peyami Safa’ya kulak verelim. Safa’ya göre kadınların ve gençlerin romana düşkün olmalarının altında bazı psikolojik sebepler yatmaktaydı:
“Bu hesapça orta ve ortadan aşağı seviyeli okuyucunun hayali için roman, boş vakitler cümbüşüdür. Eğer cinayet romanı, eğer sevda romanı, eğer çıtıpıtı kız, cici bayan, serdengeçti bay romanı, okuyucudan biraz fazla düşünme çilesi isteyen ve tahlil romanından fazla müşteri buluyorsa, bunun sebebi okudukları eserden anlamaktan ziyade oyalanmak ihtiyacının tatminini arayanlar büyük ekseriyeti doldurmalıdır. Fakat hepsi bu kadar değil. Kadınların ve gençlerin yaşlılardan fazla romana düşkün olmalarında vakit geçirmek ihtiyacına bağlı, fakat bundan ibaret olmayan bazı ruh sebepleri de bulunsa gerek.”
Kadınların eğitiminin esas amacı iyi bir kısmet bulmalarına yarayacak donanımı elde etmelerine yardımcı olmaktır. Bu yüzden kadınların evde boş zamanlarında ne yapacakları başlı başına bir meseledir. On sekizinci yüzyıldan başlayarak bu konuda cilt cilt görgü kitabı yazılır. Kadın ne giymelidir, nasıl konuşmalıdır, nasıl davranmalıdır ve NE OKUMALIDIR?
Evet, görgü kitaplarının başlıca konularından biridir kadın ve okuma konusu. Kadınları yoldan çıkaracak, onları tembel düşlere daldırtacak aşk romanları okunmaması gereken kitapların başında gelir. İşte o dönemde basılan görgü kitaplarından birinde yer alan satırlar:
“Hayali ve Pırıltılı şeylerin yanlış Düşünce’lere ve Hayal’lere yol açacağını bildiğinizden, yararlı ya da sağlam olan hiçbir şey üretmeyen Aşk Romanları’ndan uzak durmalısınız.”
Yalnızca görgü kitapları değildir bunu söyleyen; edebiyatın en parlak örnekleri roman okuyup baştan çıkan kadın karakterlerle doludur. “Zavallı” Emma Bovary aşk romanlarıyla kendinden geçtiği için trajik bir sona mahkûm olmuştur. Edebiyat tarihi, doğruyu yanlıştan ayırt etme yeteneğinde olmayan kadınların, romanlarda anlatılan ışıltılı hayatların peşinden giderek ailesini, yuvasını dağıtan kadın kahramanlarla doludur.
Dünyanın en büyük yazarları, Flaubertler, Tolstoylar vs. okuyan kadın portresinin karşısına geçip hoşnutsuzlukla kaşlarını çatıyorlar. İronik değil mi sizce de?